TÜRSAB ile Turizm bakanlığı arasındaki gerilim artıyor…
Geçtiğimiz günlerde ülke gündemine oturan ve yayından kaldırılan Türkiye’nin turizmdeki tanıtım film için “Gelmiş geçmiş en kötü tanıtım filmi.” diye TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya “ETS Tur reklamı gibi ülke reklamı yapılmaz !” diyerek Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’u eleştirmişti.
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, Hasan Arslan, Savaş Daş ve Yılmaz Keleş’e, turizm gündemine dair yaptığı söyleşide şu açıklamalarda bulundu:
“Bakanlık girişimi ile TÜRSAB’ın Ankara’da işlettiği CerModern, birliğin elinden alındı, içindeki işletmeciye kiralandı. Hem de hukuksuz biçimde. TÜRSAB’ın Dışişleri Bakanlığı adına verdiği vize hizmeti vardı. O da TÜRSAB’ın elinden alındı, bakanın kardeşi dahil, birkaç şirkete verildi.
Turizmcileri Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nden tahliye etmek istiyor.
TÜRSAB’ın ve turizmcilerin ortak olduğu Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’ne, bu kriz ortamında her ay haciz gönderen bir bakanlığımız var. Olabilir mi, oluyor işte. Hem de devlet kira, tahsis bedeli almazken, acentelerin, turizmcilerin evine ekmek götüremediği bir dönemde, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nin kira ve yükümlülüklerinin ertelenmesi, bu dönem için en azından muaf tutulması için çalışmasını beklediğimiz bakanlık, turizmcileri oradan tahliye etmek için her ay haciz gönderiyor. Turizmcileri Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nden tahliye etmek istiyor.
İstanbul’da bu salgın ortamında tek bir kongre dahi yapılamıyorken, bu kriz ortamında, her ay haciz gönderen bir bakanlığımız var. Kongre merkezi kongre yapamıyor ama, Turizm Bakanlığımız haciz yapabiliyor. Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’ni turizmcilerin elinden almak için uğraşıyor.
Bakanlık TÜRSAB’ı savcılıklara şikayet etti.
Vakıf sayesinde TÜRSAB binamızı kurtarmak istiyoruz. “Neden bağış aldınız?” diye vakıf yönetimini, dolaylı olarak TÜRSAB’ı savcılıklara şikayet ediyorlar. Kim mi? Bakanlık tabii.
Siz hiç vakfa neden bağış alıyorsunuz diye savcılığa şikayet edilen bir vakıf yönetimi gördünüz mü? Peki Vakıflar İstanbul Bölge Müdürlüğü’nün vakfa bağış yapanları arayıp, yaptığınız bağışı geri isteyin dediğini hiç duydunuz mu?
Biz bunların hepsi ile mücadele ederken, teslim olmayınca, TÜRSAB’ın nefesini kesmek için ücretsiz devir hakkı tanıdılar, yetmedi. 2020’de aidat almamış olan TÜRSAB’a şimdi de “2021 aidatlarını almayın” deyip, dar boğaza sürüklemek, TÜRSAB’ı hacizlerle kapının önüne koymak, hizmet veremez bir kurum haline getirmek istiyorlar.
Otellerin transfer meselesi seyahat acentalarına, mesleğimize vurulmak istenen büyük bir darbe
Evet, seyahat acentalarına, mesleğimize vurulmak istenen büyük bir darbe. Bizlerin, üyelerimizin derdimizi anlatmaya yönelik mücadelesi ve aklı selim insanların konuya el atması ile şimdilik önlendi. Ama bu yeni bir şey değildi, 1618 çalışmasında da bakanlık tarafından önümüze getirilmiş, biz itiraz edince kanun çalışması tamamen bir kenara bırakılmıştı.
Seyahat acentalarının ekmeklerini orasından burasından tırtıklamaya yönelik çalışmalar sadece transfer meselesinde değil ki. Villa kiralama denilen konuda da bakanlık bu işin seyahat acentalarına mahsus olmadığını resmi yazıyla bildirdi.
Bunlar devam edecek, biliyoruz ve her benzeri hamleye var gücümüzle karşı çıkacağız
Seyahat acentaları olmadan turizm olmaz
Turizmi bildiğini sanıp seyahat acentalarını devreden çıkarma peşinde olanların çabalarının bitmeyeceğini biliyoruz. Ama seyahat acentaları olmadan turizm olmaz, onlar bunu bilmiyorlar.
Asıl üzücü olan; seyahat acenteliği mesleğinin içinden gelmiş, geçmiş TÜRSAB seçimlerinde bize yol arkadaşlığı yapmış bakanımızın, bu göreve gelişi nedeniyle duyduğumuz sevinci kursağımızda bırakmasıdır.
Her kriz bir fırsattır derler. Bu salgın da sanıyorum, küçülen pastanın sadece bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda kuruluşlarca paylaşılmasına ilişkin niyetleri açığa çıkardı. Sayın bakan bu süreçte TÜRSAB’ı siyaseten tasfiye edilecek bir rakip kuruluş gibi görmemeli.
TÜRSAB Mehmet Ersoy’dan da sahibi olduğu kuruluştan da daha büyüktür
Ne ben birliğin gördüğü ilk başkanım, ne de birliğimizin gördüğü ilk bakan kendisidir. Bu son da olmayacaktır. Mesele var etmektir. Bir şeyleri yok etmek için herhangi bir çabaya, bir zekaya ihtiyaç yoktur. Yok edersin olur biter. Var etmektir zeka isteyen, yeni çözümler bulunmasını gerektiren, uğraş gerektiren, mücadele gerektiren var etmeye çalışmaktır. Var etmek emek ister, yok etmek kolaydır. Gelin zoru seçin sizden beklenen de o’dur.”