Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ”Türkiye’nin pansiyondan biraz daha ilerde ama kitlesel turizm işletmeciliğinden farklı butik işletmeciliğe dönmesi gerekiyor. Öyle olduğu zaman daha küçük yatırımlarla istihdamı artırmak da kolaylaşıyor” dedi.
Günay, Hilton Otelde düzenlenen ”Sürdürülebilir Turizm: Türkiye ve dünya deneyimleri” konferansının açılışında yaptığı konuşmada, turizm alanında dünyanın sayılı, önemli, başarılı ülkelerinden birisi haline gelen Türkiye’nin, bu yıl 31 milyon 500 bin civarında misafir ağırladığını söyledi. Türkiye’nin büyük ölçüde kitle turizmi yaptığını belirten Günay, bu tür turizmin başarılarının yanı sıra eksikliklerini de çok iyi değerlendirmek ve hedefleri ona göre belirlemek gerektiğini belirtti.
31 milyon turistin 10 milyondan fazlasının Antalya’da deniz kıyısına kitle turizmi için geldiğini dile getiren Günay, şöyle devam etti:
”Şu anda hala turistlerin büyük konaklama merkezlerinde konakladığı, birey olarak onları konuk edenlerin de çok fazla algılamadığı, kendilerinin de konuk edildiği yörede bireysel ilişkiler kurmakta zorlandığı bir turizm türü üzerinden gidiyoruz. Bunun doğayı tahrip edeceğini, tüketim artıkları yaratacağını, gelenlerin bulundukları coğrafyanın özelliklerini anlamakta zorlandığını hepimiz biliyoruz. Şimdi belki yeni bir alana doğru Türkiye’nin bir bakış açısı geliştirmesi gerekiyor.”
Geçen yıl Türkiye’nin denizlerde 300’den fazla mavi bayrağı olduğunu ve Avrupa’da ilk 3’e girdiğini söyleyen Günay, ”Bu, işi sürdürülebilir yapmak için, işin bir tarafı. Bir de toplumla turizm arasındaki bağı iyi kurmak gerekiyor” diye konuştu.
Türkiye’nin pansiyondan biraz daha ilerde ama kitlesel turizm işletmeciliğinden farklı butik işletmeciliğe dönmesi gerektiğini kaydeden Günay, şunları söyledi:
‘
‘Öyle olduğu zaman daha küçük yatırımlarla istihdamı artırmak da kolaylaşıyor. Yabancı ziyaretçide 30 milyonu aşmış bir ülkeyiz. Bu yıl gelirde sanırım 25 milyar doların eşiğindeyiz ki yan bazı faktörleri eklediğimiz zaman 30 milyar dolarlık bir gelirdir. Azımsanmayacak bir büyüklük bu ama biz turizmi sadece bir ekonomik büyüklük kapısı olarak görmüyoruz, aynı zamanda bir sosyal gelişme aracı olarak da görüyoruz. Türkiye’nin yaşam kalitesini topyekun yukarı çekme ve bu kaliteyi dünyaya tanıtmanın da bir aracı olarak görüyoruz. Öyle yaptığımız zaman kitlesel turizmin yanı sıra zaman içinde belki onu geçecek biçimde, daha küçük işletmeler daha toplumun kılcal damarlarına ulaşmış bir turizm ilişkisi ve Türkiye coğrafyasından her kesiminden insanın dünya coğrafyasından her kesimden insanla tanışmasını, barışmasını sağlayacak olan bir yeni turizm yaklaşımı ve açılımı.
Nasıl son yıllarda çevreye duyarlılık belgesi almış bulunan işletmeleri özendirmek konusunda yeni politikalar arayışındaysak, bundan sonraki dönemde Türkiye’nin farklılıklarını, zenginliklerini ortaya çıkaracak küçük işletme modelini de destekleyecek yeni politikaları önemseyecek ve öne çıkarmaya çalışacağız. Bu yeni bir bakış açısıdır ve bunun sürdürülebilir turizm açısından çok önem taşıdığına inanıyorum.”