İskeçe, eski mahallesindeki parke taşlı dar sokakları ve Osmanlı mimarisine sahip evleriyle hâlâ geçmişini korurken yeni yüzüyle de modern bir Avrupa şehri olmaya devam ediyor.
M.Ö. 800’li yıllardan yakın tarihimize kadar türlü savaşlara, yıkımlara ve depremlere tanık olmuş, ancak her seferinde yeniden ayağa kalkmayı başarmış bir şehir, İskeçe…
Sabah gazetesinden Fatoş Pur’un haberi;
Gümülcine ve Dedeağaç ile birlikte Türklerin Yunanistan’da en yoğun olarak yaşadığı şehrin Yunanca adı Xanthi. Şehir, 60 bin kişilik nüfusu ile Batı Trakya’nın önemli yerleri arasında sayılıyor. Cıvıl cıvıl kafelerle dolu meydanı, saat kulesi, cumartesi günleri kurulan semt pazarı, meşhur kuru kahvecisi, tatlı ve kuruyemişleriyle ünlü tatlıcı dükkanları ve bir dağın yamacına kurulmuş eski mahallesiyle bir hafta sonunda Dedeağaç’tan yola çıkıp ziyaret edilmeye değer bir rota.
İskeçe Meydanı, etrafında modern mağazalar ve kafelerle pazar günleri hariç, günün her saati oldukça hareketli. 1870 yılında Hacı Emin Ağa tarafından yaptırılan saat kulesi, her yerde olduğu gibi burada da buluşma yeri. Eski şehir (Ahiriyan Mahallesi, eski Xanthi olarak da geçer), dağın yamacına kurulmuş Osmanlı evleri ve parke taşlı sokaklarıyla sizi geçmişe götürüyor. Mahallenin girişindeki meydanda bulunan kafeler, bir frappe molası için doğru adres. Cumartesi günü kurulan semt pazarları, size kendinizi Türkiye’de hissettirecektir, zira herkes Türkçe konuşur. Aynı zamanda Servili Kuru Kahvecisi de, komşumuzla aynı kültüre sahip olduğumuzun bir göstergesi. Yunan çikolatası karyoka ve Kavala kurabiyesi, dostlarınıza buradan götürebileceğiniz güzel bir hediye.
Şehir, her yıl şubat sonu veya mart başında yapılan İskeçe Karnavalı ve eylül başındaki Eski Kasaba Festivali ile binlerce turisti ağırlıyor. Edirne’den yarım saatte varılan Dedeağaç’ta konaklama yaparak günübirlik bir gezi ile İskeçe ve Kavala’yı ziyaret etmek mümkün.