Kuruluşu Cilali Taş Devri’ne kadar uzanan, en parlak dönemlerini Helenistik ve Roma dönemlerinde geçiren, Roma’nın Asya eyaleti başkenti olan Efes Antik Kenti’nde uzmanlar tarafından sürdürülen arkeolojik kazılarda bulunan kemikler, kazı evinde kurulan ve Türkiye’nin en büyük kemik koleksiyonuna sahip olduğu belirtilen “BoneLab Ephesos” laboratuvarında inceleniyor.
Efes Antik Kenti’ndeki kazılarda gün ışığına çıkan kemikler, leopar ve gergedan gibi Anadolu’da nesli tükenen hayvan türlerinin antik çağlarda sıklıkla Efes’te de görüldüğünü ortaya koydu.
– Arkeozoolog Galik: – “Buradaki kemik parçaları, bugün evcil hayvan olarak değerlendirilen koyun, keçi ve sığır gibi hayvanların yabani oldukları, ilk evcilleştirilmeye başlandığı tarihlere rastlıyor. Hatta bazıları çok vahşi görünüyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kabul edilen Efes Antik Kenti’ndeki kazılarda elde edilen kemikler, antik çağlarda leopar ve gergedan gibi türlerin bölgede sıklıkla görüldüğünü ortaya çıkardı.
Arkeozoologlara kemik kalıntıları için çok farklı hayvan türlerinin bulunduğu kapsamlı referans koleksiyonu sunan laboratuvarda, hayvanların cinsleri, ölüm yaşları ve vücut yapıları araştırılıyor. Ayrıca kısa bir süre önce açılan laboratuvarda özellikle misafir bilim insanları ve öğrencilerle bilimsel araştırmalarda işbirliği sağlanması planlanıyor.
Laboratuvar hakkında AA muhabirine açıklamada bulunan Viyana Veterinerlik Üniversitesi Anatomi, Dokubilimi ve Embriyoloji Enstitüsü Öğretim Görevlisi Arkeozoolog Alfred Galik, incelemelerinde Efes’te hayvanların o dönemde nasıl kullanıldığı, bakıldığı ve avlandığı konularına ağırlık verdiklerini söyledi.
Kazılardan elde ettikleri kemiklerle referans kemik örneklerini karşılaştırıp türlerini belirlemeye çalıştıklarını anlatan Galik, “Elimizdeki koyun, keçi, sığır, leopar ve gergedan kemiği parçalarını örnekleriyle kıyaslayarak tanımaya çalışıyoruz. Burada sadece direkt Efes’ten çıkarılan bulgularla çalışıyoruz. Bazı özel ve önemli bulgular, kemiklerin büyük bir ustalıkla işlenilerek kullanıldığını gösteriyor” dedi.
Galik, Neolitik Dönem’e tarihlendirilen Çukuriçi Höyüğü kazılarında çok özel kemik parçalarıyla karşılaştıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Çünkü buradaki kemik parçaları, bugün evcil hayvan olarak değerlendirilen koyun, keçi ve sığır gibi hayvanların yabani oldukları, ilk evcilleştirilmeye başlandığı tarihlere rastlıyor. Hatta bazıları çok vahşi görünüyor, bugün küçük olan o evcil hayvanların kemikleri çok büyük ve ağır. Vahşi hayvanlara benziyorlar. Çok büyük boyutlarda koyun, keçi ve sığır kemikleri bulduk.”
– “Kaybolan türlere ait kemikler bulundu”
Bunun Neolitik Dönem’e özel bir durum olduğunu ifade eden Galik, araştırmalarda başka vahşi hayvan bulgularına da rastladıklarını dile getirerek, şöyle dedi:
“Şu an bu coğrafyada bulunmayan birçok hayvanla karşılaştık. Alageyik, leopar, gergedan, kızılgeyik gibi türler bunlar. Hayvan kemikleri bize antik çağlarda insanların nasıl yaşadığıyla ilgili bilgiler verir. Örneğin Yamaç Evler kazılarında bulunan kemikler burada yaşayan insanların oldukça zengin bir yaşam sürdüğünü, en taze etleri ve pahalı deniz canlılarını tükettiğini gösteriyor. Ayrıca taze tatlı su balığı tüketmek için evlerin avlularındaki havuzlarda sazan ve uzun levrek gibi balıklar bulundurulduğunu tespit ettik.”
– “Zenginler genç hayvanları tüketirdi”
Yamaç Evler kazılarında çıkan kemiklerle çevresindeki evlerden çıkan kemikleri karşılaştırınca tamamen farklı yapılarda buluntularla karşılaştıklarına değinen Galik, “O dönemde et çok pahalıydı, zenginler genç hayvanları ve taze etleri tüketirdi. Diğer kesimlere ait evlerde bulduğumuz kemikler yaşlı hayvanlara ait olduğu için pişmesi zaman aldığından uzun süre kaynatılmış. Bu yüzden kalıntılar, bize insanların toplumdaki yeri hakkında da bilgi veriyor” ifadelerini kullandı.