Doğum gününü Rusya’da geçiren Ayşe Arman, Moskova notlarını kaleme aldı.
Hürriyet gazetesi yazarı Ayşe Arman, Rusya’nın başkenti Moskova’da yaşadıklarını kaleme aldı.
Arman’ın Moskova Turu’nu anlatan yazısından bir kesit:
Bu doğum günümde Moskova’daydık. Moskova’nın hakkını verdik mi? Tabii ki hayır! Üç günde ne yapabilirsek onu yaptık. Eksi 10’larda, karda el ele dolaştık… Bolşoy’da bale izledik… Kremlin’i gezdik… Araya bir sirk sıkıştırdık, hayvansız sirk…
Güzel yemekler yedik… Karlar altındaki bir şehirde…
Bu, üçüncü Moskova seferim. İlki bir futbol maçı vesilesiyleydi, az kaldı küçük dilimi yutacaktım. Evet, maça gelen erkeklerin hepsi maçı izlemişlerdi, ama odalarına aldıkları Rus kızlarla birlikte, televizyondan…
O zamanlar yokluklar içinde kıvranan, hüzünlü bir Moskova’ydı söz konusu olan. İkincisi daha renkliydi, bir erkek striptiz kulübüne gitmiştik, Rusya deyince hep güzel kadınlar akla gelir ya, fena olmayan erkekler de var…
Ama bu seferki başka bir Moskova’ydı. Prag gibi, Viyana gibi bir şehirdi. Her taraf ışıl ışıl, canlı, Kızıl Meydan‘da buz pateni yapılıyor, her kafeden klasik müzik yükseliyor, konserler full çekiyor, Bolşoy’daki balede yüzlerce çocuk, girişteki gardropta kar kıyafetlerinden kurtuluyor, salona annelerinin giydirdiği siyah kadife elbise ve rugan ayakkabılarıyla giriyor.
İyi giyinme merakından çok, kültüre karşı gösterilen saygıyı fark ediyorsun. Bu anlamda bizden çoook ilerdeler. Üzüldüm. “Devlet tiyatroları, konservatuvarın bale bölümü kapatılsın mı, kapatılmasın mı?”nın tartışıldığı bir ülkeyiz biz. Evet havalı, bol markalı AVM’lerimiz var ama hâlâ adam gibi konser izleyeceğimiz salonlarımız yok. Rusya’yı “Nataşa”larla özdeşleştirmeye çalışanların alnını karışlamak lazım!!! Moskova’dan “kar”la birlikte geldim, keşke o “kültür” ü de getirebilseydim…