Sayısız filme ve sanat eserine konu olan Roma’yı henüz görmediyseniz bayram tatilini fırsat bilip bu büyüleyici şehirde unutulmaz günler yaşayın.
İtalya’nın başkenti Roma, yüzyıllar boyunca sayısız edebiyat eserine konu olmuş büyüleyici bir şehir. Yürüyerek neredeyse her önemli noktasını gezebileceğiniz bu güzel şehri ziyaret etme şansı yakaladığınız zaman kalacağınız otelin şehrin merkezinde olmasına özellikle dikkat edin.
Sabah Gazetesi’nden Gizem Artış, Roma izlenimlerini şöyle anlatıyor; İtalya’nın başkenti Roma, yüzyıllar boyunca sayısız edebiyat eserine konu olmuş büyüleyici bir şehir. Ben de bu muhteşem şehri doya doya gezme şansını yakalamış şanslılar arasında yer alıyorum. Şehre adım attığımda caddeler, kısa süre önce dinen yağmurun ardından henüz ıslaktı. Konaklayacağım otel İspanyol Merdivenleri’ne sadece beş-altı dakikalık yürüme mesafesindeydi. Hızlıca otele yerleştikten sonra kendimi aşkın, tarihin ve sanatın şehri Roma’nın sokaklarına attım…
PIAZZA NAVONA
Roma’da kaybolma endişesi yaşamadan her sokağa rahatlıkla girebilirsiniz çünkü her sokak mutlaka görmek isteyeceğiniz güzellikte bir yere çıkıyor. Ben de Roma’da bulunduğum süre zarfında harita yardımı almadan keyifle kaybolmanın tadını çıkardım. Otelden çıktıktan sonra uğradığım ilk adres Piazza Navona oldu.Ve bu meydana tatilimin son gününe kadar her gün mutlaka uğradım.
CAMPO DEI FIORI
Fiori Meydanı, sabahları pazar olarak kullanılıyor. Meyve ve sebzeciler, baharatçılar ve çiçekçilerin olduğu bu meydan birçok insanın ilgisini çekiyor. Efsaneye göre meydan ismini Pompeo’nun sevdiği kadın Flora’dan almış. Fiori, İtalyanca’da ‘çiçek’ anlamına geliyor. Başka bir inanışa göre ise; Fiori ismi bu meydana verimsiz olan bu alanın verimli ve renkli hale getirilmesi için verilmiş. Meydan ayrıca 1888 yılında fikirleri nedeniyle yakılan filozof Giordano Bruno’nun heykeli nedeniyle de meşhur. Fiori Meydanı’nda akşamları yemek yemek de çok keyifli.
PIAZZA DEL POPOLO
Popolo, gösterişli heykelleri ile dikkat çekiyor. Popolo Meydanı’na girdiğimde sağımda ve solumda gördüğüm gösterişli heykellere bakarken kendimi küçük bir çocuk saflığında etkilenmiş buldum. Meydan zamanla genişletilmiş ve orijinal şeklini Fransız asıllı Romalı mimar Giuseppe Valadier tarafından 1809-1816 yılları arasında almış. Ayrıca meydan üç önemli alışveriş caddesinin kesiştiği noktada bulunuyor. Bu caddeler; Via del Corso, Via del Babuino ve Via di Ripetta.
İSPANYOL MERDİVENLERİ
Roma’ya gelip de bu merdivenlerde fotoğraf çektirmemek olmaz. Merdivenlerin sonunda sizi faytonlar bekliyor. İspanyol Merdivenleri; 1725 yılında açılan ve Trinita dei Monti Kilisesi’ne çıkan merdivenler. 1723-1726 yılında Roma’da yapılan merdivenler Francesco de Sanctis tarafından tasarlanmış. Kelebek şekliyle İspanya Meydanı, dünyadaki en ünlü yapılardan biri. Ayrıca merdivenlerin bitiminde meydanda bir çeşme bulunur. Bu çeşme bot şeklinde bir çeşmedir ve Papa Urbano VII’nın oğlu Bernini’ye verdiği emirle Fransa ile yapılan anlaşmanın anısına yapılmıştır.
CASTEL SANT ANGELO
İmparator Hadrian için MS 130-139 yılları arasında Roma’da inşa edilmiş bir kale olup, ayrıca papanın evi ve hapishane olarak da kullanılmış. Kale, eski dönemlerde trajik olaylara ve dramlara da tanık olmuş. Tiber nehri kıyısında yürürken ve Sant’angelo Köprüsünden (Melekler Köprüsü) geçerken bu kaleyi görebilirsiniz. Ayrıca kaleden görülen köprü manzarasını fotoğraflamak da çok keyifli. Efsaneye göre kalenin uzun bir koridorundan sonra Roma imparatorlarının küllerinin olduğu bir odaya ulaşılır. Bu odadan yukarı terasa çıkıldığında Archangel’in orijinal bir heykeli bulunur. Ayrıca kale içerisinde bir bölüm kafe olarak hizmet veriyor.
PANTHEON
Pantheon Tapınağı’nın bulunduğu meydan, Piazza Navona gibi Roma tatilim boyunca favori meydanlarımdan biri oldu. Pantheon Tapınağı, Antik Roma döneminden kalan ve en iyi şekilde korunmuş tapınak. Pagan Roma tanrılarına adanan tapınak, MS 118- 125 yılları arasında inşa edilmiş. Yapı, İmparator Hadrian tarafından yapılmış ve yapılış amacı Augustus’un arkadaşı ve komutan Marcus Agrippa’nın MS.80 yılında yanan Panteon’unun yerine geçmekmiş. Panteon’u bu kadar etkileyici kılan en önemli özellik şüphesiz ki eşsiz mimarisi. Girişin iki kısmında Augustus ve Agrippa’nın heykelleri bulunuyor. Yapının iç dizaynı ise gelenek ile yeniliği birleştirmiş. Faytonlar tur için ya da taksi görevinde buradan hareket ediyor.
ROMA FORUMU
Bu tarihi alan Antik Roma’da şehir merkezi olarak görülüyor. M. Ö. 5’inci yüzyıldan M.S. 5’inci yüzyıla kadar en önemli anıtlar buraya inşa edilmiş. Dikdörtgen şeklindeki Roma Forumu, Roma şehir merkezinde etrafında eski idari binaların kalıntılarının bulunduğu bir yer olup, çok uzun bir süre Roma toplum hayatının merkezi olmuş. Şehrin kalbinin attığı bu noktada dini aktiviteler de yapılıyormuş. Zamanla Roma İmparatorluğu’nun güzel anıtlar ve mimari eserleri ile doldurulduğu bir yer olmuş. Roma’ya gelip bu kalıntıların arasında gezinmek insan hayatında yaşanması gereken tecrübelerden biri. Bölgede gezerken kendimi tarihin içinde yürüyor gibi hissediyorum…
KOLEZYUM
Taş ve demirden inşa edilen Kolezyum, dünyadaki en büyük amfi tiyatro. Ayrıca Roma mimari ve mühendisliğinin en önemli eseri olarak kabul ediliyor. Tiyatro amacı ile kullanıldığı zamanlarda izleyiciler yerlerine sınıf farklarına göre oturuyorlarmış. Sadece tiyatro oyunları için değil, hayvan dövüşleri, idamlar ve gladyatör mücadeleleri için de kullanılmış. Genellikle kölelerden, mahkumlardan ve suçlulardan oluşan gladyatörler arasında birkaç kadın gladyatörün de var olduğu söyleniyor.